İs – Eda Kart/Edebiyat

adlandıramadığım hislerim var, çenemde bir ağırlık var mesela ağzım dolu dolu sanki bir açsam, dolu dolu küfür savuracağım ona buna açıyorum, fakat tek kelime çıkmıyor ağzımdan tepkilerim yorgun, duygularım ve sanki eriyorlar kılımı kıpırdatasım yok mesela gözümü kırpasım yok ilginçtir ki her şeye rağmen içim kıpır kıpır, yazık oldu.

“DIŞARIDAN BAKANLAR YÜRÜYOR ZANNEDERDİ OYSAKİ O, ESKİ GÜZEL ANILARIN VE SARILMAK İSTEDİĞİ FOTOĞRAF KARELERİNİN ALTINI ÇİZİYORDU…” – Ali berk Ayaz/Edebiyat

Gece gibi karanlık paltosunun yıldızları anımsatan düğmelerini ilikledi. Paltosunun yıldızları andıran görüntüsünden çekinmiş olmalıydı, korktu. Belki de şimdiye kadar olduğu gibi kayan her yıldızda tuttuğu dileklerin ve kurduğu hayallerin gerçekleşmemiş olmasının verdiği bir ürpertiydi sadece, gülümsedi. Her zaman yalnız olduğunu omuzlarında hissediyordu, kalabalıklara karışmanın umuduydu belki de şapkasına uzanan elleri, umut etti. Şapkasına uzanırken öyle... Continue Reading →

Platonizm Draması – Eda Kart/Edebiyat

gözlerinde umut gördüm sanıyorum durmadan ama yanılıyorum belli ki. ne zaman unutsam seni unutuyorum haftanın günlerini hangi mevsimdeyiz? ve hava neden bu kadar sıcak? benim ne kendimden ne de dünyadan haberim var. katlanılabilir de değil, kabullenilebilir de değil ruhunu bana değil de şeytana satman. atman, duygularımı sonbaharda yeri boylamış birer kuru yaprak gibi atman. yüzümde... Continue Reading →

Brother Bear – Irmak Coşku Dağdelen/Sanat

Ayıya dönüşerek erkek olmayı öğrenen bir gencin öyküsü.   İkinci inceleyeceğim filmin bir animasyon olmasını zaten çok istiyordum çünkü yetişkinlere de en az çocuklara verdiği kadar ders ve aynı zamanda keyif verebildiklerini düşünüyorum o nedenle insanların animasyonlara karşı önyargılarını hep biraz yersiz bulmuşumdur.  Bu film benim çocukken çok korktuğum ve yıllarca da izlemeyi geçiştirdiğim bir... Continue Reading →

NIETZSCHE’NİN BIYIKLARI – Binay Dağparçası/Edebiyat

Sorunlarına felsefî bir kılıf giydirmiş olmanın verdiği hazla gelenekçi tutumlar karşısındamükemmelliyetçi bir tavır sergileyen insanlar arasında hızlı adımlarla yürüyordu. Birkaç kitapokumanın vermiş olduğu cahillikle etrafındaki insanları küçümser bir tebessüm belirdi yüzünde. Yokedici bir toplumda varoluşçu olduğu yetmezmiş gibi evrenin somutluğunu hissetmeye çalışanbalıkçılara selam verdi. Edebî kaygı ile modernize edilmiş bir kimliğe bürünmüştü. Yok olmanınendişesi içinde... Continue Reading →

Şizotipal Kişilik Bozukluğu Nedir? – Talha Ünlü/Psikoloji

  Şizotipal kişilik bozukluğu(ŞTKB), şizofreninin nesilden nesile aktarımına yönelik araştırmalar sırasında görülen; şiddetli sosyal anksiyete, derealizasyon, algıda farklılıklar gibi sorunlara yol açan bir kişilik bozukluğudur. Toplumda %3 oranında rastlanan bu kişilik bozukluğu, çeşitli bilimsel çalışmalara göre şizofreni ile genetik bağı en yüksek olan kişilik bozukluğu olarak görülüyor. Bu bağlantıyı inceleyen Richard J. Linscott ve Sarah E.... Continue Reading →

Afrika’nın Milattan Önceye Uzanan Kökleri – Tarık Ahlatcı/Tarih

       Günümüzde Dünya, teknolojik gelişmelerle her geçen gün daha da küçülüyor. İnsanlar teknolojiyi kimi zaman eğitim kimi zaman sağlık gibi etkisini hemen gösteren alanlarda yoğunluklu kullansa da geçmişine ışık tutmak için de kullanabiliyor.                 Latin Amerika, Anadolu, Avrupa, Sibirya ve bilhassa Mezopotamya ile ilgili bilgiler bu bağlamda artmıştır. Özellikle tüm Dünyanın Anadolu ve Mezopotamya üzerinde... Continue Reading →

Sensizlik – Kaan Kaya/Edebiyat

Bazı geceler daha çok özlüyorum varlığını. Hani olmadığın o kadar belli ki Yokluğun ben buradayım diye bağırıyor sanki. O anlarda ne savunması kalıyor insanın Ne de gelen acıyı baş göz etmesi. Susmayı ve özlemeyi kabul ediyor yazgı. Özlemeyi susmak, Sesindeki veda telaşını susmakla aynı… Kanadığımız gecelerde ağlamamak için susacağız Allah’ı üzmemek için en çok, Yazılanı... Continue Reading →

Awakenings – Irmak Coşku Dağdelen/Sanat

İngiliz bir nörolog olan Oliver Wolf Sacks’in Awakenings adlı romanından uyarlama, 1990 yapımı, başrollerinde Robin Williams ve Robert De Niro olduğu bir dram filmidir. Üstelik En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Akademi Ödülü adayı gösterilmiştir.  Sinirsel bir hastalık nedeniyle belli hareketleri yapabilseler bile çocukluklarından beri bir nevi komada... Continue Reading →

tanrı’m ellerimden tutmayacak mısın? – Melike Arven/Edebiyat

tanrı, avuçlarıma bıraktığı ışık hüzmesi ile baş başa bıraktı beni gözlerim tanrı'yı arıyor sanırım, görünmek istemiyor bağırsam, duyacak mı çığlıklarımı? "boğazını kanatana kadar bağıran sen değil miydin?" tanrı'm, diye haykırdım. bana buna ihtiyacım olmayacağını söylemiştin bana bu sefer kan ter içinde kalmak yok dedin zifiri karanlık geceler bak bitti dedin "ağlayarak kaçmaya çalıştığın karanlık yutmaya... Continue Reading →

BAZI GÖZYAŞLARI BAHAR OLURDU BAŞKA HAYATLARA – Ali Berk Ayaz/Edebiyat

Yaşlı bir ceviz ağacının altına oturdu, kafası oldukça doluydu. Düşüncelerinin ağırlığı, ceviz ağacının salkım salkım kollarında şekil bulmuştu. Yaşlı bir insanın derisini, emekçi bir insanın ellerini anımsatan gövdesi, kendisini güz rüzgarlarına kaptıran yapraklarına inatla gölge oluyordu. Bütün bir yıl gözü gibi baktığı yaprakların kendilerini yok edecekleri toprağa göçünü hüzünle izledi ama hala kararını veremiyordu. Gözünden... Continue Reading →

Farklı Hayatlardan Örneklerle Travma ve Esneklik – Sıla Kartal/Psikoloji

Travma, kişinin hayatında beklenmedik ve ciddi bir olayın meydana gelmesi sonucu ortaya çıkan bir psikolojik durumdur. Bu olay, bir doğal afet, kazaya ya da kişisel bir deneyim olabilir ve kişinin duygusal, fiziksel ve zihinsel sağlığını etkileyebilir. Travma, kişinin kendine ve başkalarına karşı duyduğu güveni sarsabilir ve hayatındaki rutinleri bozabilir. Esneklik ise travma sonrası hayatta kalmak... Continue Reading →

Orta Çağ Avrupası’nda Cadı Avı – Esma Özdemir/Tarih

Cadı nedir? Cadı kadın mıdır? Kadın cadı mıdır?Cadı sihir ve büyü ile ilgilenen, şeytanla iş birliği yapan varlıktır.Cadı avı 1450-1750 dönemi arasında yapılmıştır. Bu dönemde reform hareketlerinin gitgide çoğalmasısöz konusuydu. Kilise yetkisini kaybetmeye başlamıştı ve bir şekilde halkı kendi tarafına çekmesigerekiyordu.Avrupalı erkekler ve ruhban sınıfına ait din adamları cadıların varlığına kendilerini inandırdılar,kanıtlamaya çalıştılar ve onları... Continue Reading →

Grigory Rasputin – İsmail Bedri Sarıkaya/Tarih

1869 yılının başlarında Batı Sibirya’nın çorak toprakları, Çarlık Rusyası’na ruhani kişiliğiyle damgasını vuracak olan Rasputin’e merhaba diyordu. Fakir Rus köylüsünün ahlaksızlığını ve cahilliğini kendisine yaşam biçimi edinmiş bu adam, hayat basamaklarında birer birer yükselecek ve bir devletin yıkılışında rol oynayacaktı. Rasputin 1869 yılında Batı Sibirya’da dünyaya gelmişti, altıncı ve sağ kalan tek çocuktu. İlginç bir... Continue Reading →

ELLERİ TÜTÜN KOKAN ÇOCUĞUN ANILARI – Binay Dağparçası/Edebiyat

Uyandı. Paltosunu kuşanıp evden ayrıldı. Yüzünü yağmurla yıkadı, rüzgârla kuruttu. Herşey ve herkesten habersiz, herkes ve her şey ondan habersizdi. Öylece yürüdü. Varacağı bir yeryoktu, yorulacağı yere kadar yürüdü. Seyrek bıyıkları altında duran çatlamış dudaklarını diliyle ıslattı. Dağınık saçları âdetarüzgârla dans ediyordu. Sert dalgaların sarp kayalıklarla boğuşmasını izledi bir müddet. Sonramerakla çevresine bakındı. Ahşap evler... Continue Reading →

İletişimin Acımasız Aşamaları – Alperen Özderya/Psikoloji

İnsanlarla iletişim zordur. Tecrübesiz biri için ölümcül tehlikelere sahiptir. Bu kadar tehlikeli olması, karşısında korunmak için acele edilmesini gerektirir. Bazı küçük insanlar da bu aceleyle yanlış fikirlere kapılırlar. Kimi zaman gördüğü kirli ve kötü iletişimi kopyalar, kimi zaman edebi edepsizden öğrenir ve gördüğü kirli iletişim, insanlar tarafından kullanılan iyiliklerinin nedeni olur. Kimi zaman başarısızlığın getirdiği... Continue Reading →

Zihin Esaretimiz Üzerine Bir Deneme – Yusuf Karagül/Felsefe

Descartes’e göre varoluşumuzun kaynağı olan düşüncelerimizin Özgürlüğünü tartışmak istiyorum. Yanlış anlamayın ben burada aslında insanların iradelerinin olup olmadığını ya da insanların dünya üzerindeki ellerine birer metin verilmiş oyuncular olup olmadığını tartışmıyorum. Ben burada aslında insan zihninin ne kadar özgür olduğunu ya da olmadığını tartışıyorum. Meselenin fabrikasına inmek gerek esasında. Bir düşünceyi oluştururken kullandığımız hammaddeler, araçlar... Continue Reading →

Atmosfer Çamurdan – Mustafa Türkoğlu/Edebiyat

Gökte mavilik yok, atmosfer çamurdan Yerde insan çok, gözümde kimse yok Biri var ki beni benden alan Biri var ki beni diri diri mezara sokan Yalan mıydı gözlerin, oyun muydu sözlerin Yoksa bir hayal miydi bu gördüklerim Söyle, söyle lavinia yalan da olsa söyle lavinia Yalansa tekrar dinleyeyim hayalse tekrar göreyim. Vedalar ruhları yüceltir dedin... Continue Reading →

Bir WordPress.com Sitesidir.

Yukarı ↑